12 sendika yaptıkları ortak açıklamayla 1 Mayıs’ta Taksim’e çağrı yaptı. Valilik yasaklarına rağmen gençliğin sokaklarda olduğunu belirten sendikalar, işçi sınıfını da “sokağa, eyleme, greve” davet etti. Taksim’in işçi sınıfının kanıyla kazanıldığı vurgulanarak, yasakların kalkması istendi.
Çağrı-İş, Dev Tekstil, DGD-SEN, DİSK/Enerji-Sen, Limter-İş, İnşaat-İş, İŞÇİ-SEN, KATAŞ-SEN, OTİS, PTT-SEN, TOMİS ve Yapı Yol-İş’in de aralarında bulunduğu 12 sendika ortak bir basın açıklaması yaparak 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda Taksim’e çağrı yaptı.
19 Mart’tan bu yana İstanbul başta olmak üzere pek çok ilde valiliklerin ilan ettiği eylem yasaklarına, baskı ve tehditlere rağmen ülkenin tümüne yayılan sokak eylemlerine tanık olunduğu belirtilen açıklamada, üniversite gençliğinin barikatları yıkarak alanları özgürleştirdiği ve korku duvarlarını yerle bir ettiği vurgulandı. Gençlerin, yoksullaştırma politikalarına, politik baskılara, gerici eğitime, okulların karakollaştırılmasına ve geleceksizliğe karşı sokakları doldururken sendikaların işçi sınıfını “sokağa, eyleme, greve” çağırdığı ifade edildi
Açıklamada, işçilerin düşük ücretler, kuralsız çalışma, yokluk ve yoksullukla sindirme çabaları karşısında kısıtlı örgütlenme olanaklarıyla mücadele ettiği belirtilerek, işyerlerinden fabrikalara, organize sanayi bölgelerine kadar tıpkı okullar gibi birer esir kampına döndüğü kaydedildi. Yaşamın ve geleceğin çalındığı, ulusal ve uluslararası şirketler eliyle doğanın yağma ve talan eşliğinde katledildiği, kadınların baskı ve cinayetler karşısında biriken öfkesinin her geçen gün büyüdüğü ifade edildi.
Milyonlarca insanın siyasal iktidarın tüm tehditlerine ve kolluğun işkenceli saldırılarına rağmen sokakları ve kent meydanlarını günlerce zapt ettiği hatırlatılan açıklamada, yüzlerce genci hunharca darp eden, hapseden iktidarın gençliğin öfkesini ve eylemini bastıramadığı, geri çekilmek zorunda kaldığı vurgulandı.
Her güne iktidarın yeni bir saldırısıyla uyanıldığı belirtilerek, üniversitelere saldırarak hırsını alamayan iktidarın şimdi de liselerde, sınavlara birkaç ay kala öğretmenleri sürgüne gönderdiği, okulları dağıttığı ifade edildi. Eyleme geçen liselilerin tüm tehditlere ve yasaklara rağmen ayakta olduğu, işçi sınıfını “sokağa, eyleme, greve” çağırdığı, “öğrenciler boykotta işçiler sokağa” sloganına yanıt olmak gerektiği kaydedildi.
Sokaklara dökülen milyonların, sadece bir yargı kararına değil, bu düzenin ta kendisine isyan ettiği belirtilerek, bu isyanın, yok sayılan hayatların, susturulmak istenen bir neslin sesi olduğu ifade edildi. Bu çığlığa kulak tıkayanlara karşı gençliğin örgütlendiği, eylemler yaptığı ve grev çağrılarıyla işçi sınıfına seslendiği vurgulandı. Emekçilerin tarihinin en büyük saldırı dalgası ile karşı karşıya olduğu, işten çıkarmaların, taşeronlaştırmanın, güvencesiz ve kuralsız çalışmanın yaygınlaştığı, sermaye sınıfı ve devletin, işçiyi yalnızlaştırmak ve örgütsüz bırakmak için tüm gücünü seferber ettiği belirtildi. Sendikal bürokrasi ve işbirlikçi sendikaların bu saldırılara karşı sessiz hatta bu yıkım politikalarının bir parçası konumunda olduğu, sendikalaşma oranının diplerde ve işbirlikçi sendikal kuşatma altında olduğu ifade edildi.
Ancak mücadele edenlerin, direnen işçilerin, haklarını sokakta arayanların, sendikal barajlara, baskılara rağmen mücadeleyi büyütenlerin de olduğu vurgulanarak, “Biz varız! Bizler, tarihin ve gençliğin çağrılarını görmezden gelemeyiz. 1 Mayıs, işçinin, emekçinin, gençliğin ve tüm ezilenlerin birliğini, dayanışmasını ve mücadelesini haykırdığı gündür. Bu 1 Mayıs işçi sınıfının, gençliğin ve tarihin çağrılarına cevap vermesi gereken bir gündür” denildi.
Milyonlarca işçi ve emekçinin talepleri, hakları, geleceği ve özgürlüğü için birleşik, kitlesel bir şekilde bir araya geleceği yerin adresinin Taksim olduğu belirtilerek, emeğe sahip çıkmanın yolunun demokratik hak ve özgürlüklere sahip çıkmaktan geçtiği vurgulandı. Yasaklarla, ablukalarla, polis şiddetiyle unutturulmaya çalışılsa da Taksim’in, işçi sınıfının kanıyla, mücadelesiyle kazandığı bir alan olduğu ifade edilerek, Taksim’i 1 Mayıs alanı olmaktan çıkarmaya kimsenin gücü yetmeyeceği kaydedildi. Bu 1 Mayıs’ın, öğrenci gençliğin çağrılarına ses verildiği, birleşik bir mücadele için harekete geçildiği, bu hareketi kesintisiz bir mücadeleye çevrileceği ve işçi sınıfının bağımsız sınıf çıkarlarını alanlara taşınacağı bir dönemin başlangıcı olması temennisi dile getirildi.
Açıklamada şu talepler sıralandı:
- Taksim, 1 Mayıs alanıdır, Taksim üzerindeki tüm yasaklamalar kaldırılsın!
- Tüm gözaltı ve tutuklamalar serbest bırakılsın, kayyum uygulamalarına son verilsin. Yurttaşlık haklarına yönelik saldırılar son bulsun.
- Sendikal örgütlenmenin önündeki tüm engeller kaldırılsın! İşkolu barajları ve çoğunluk sağlanan işyerlerinde işverenin yetki itirazı kaldırılsın!
- Haftalık çalışma süresi 35 saate düşürülsün, zorunlu mesai uygulamalarına son verilsin!
- Grev yasakları kaldırılsın, grev hakkı yasal güvence altına alınsın!
- Ulusal ve uluslararası tekellerin yağmasına açılan maden sahalarındaki çevre katliamları ve projeler derhal durdurulsun, yapılan sözleşmeler iptal edilsin.
- Üniversitelerde kayyum rektör uygulamalarına son verilsin, tüm üniversitelerde özerk demokratik yapının oluşması yasal güvence altına alınsın.
- İstanbul Sözleşmesi derhal uygulamaya konulsun, kadınlara ve çocuklara yönelik suçlarda iyi hal indirimi uygulanmasın.
- Liselerde norm kadro fazlası gerekçesi ile öğretmen sürgünlerine ve zorla emeklilik uygulamalarına son verilsin.
- Çocuk işçilik yasaklansın. Sermayeye ucuz iş gücü haline getirilen ve çocuk işçi katliamının ortakları olan çıraklık eğitim programları ve MESEM’ler kaldırılsın.
- İşgal, grev, direniş!
- Yaşasın 1 Mayıs!
- Taksim 1 Mayıs alanıdır!