Büyükşehir ve İpekyolu belediyesinden ortak panel: Şiddeti birlikte durduracağızBüyükşehir ve İpekyolu Belediyesi, 25 Kasım etkinlikleri kapsamında, “Sözümüz bitmedi, şiddeti birlikte durduracağız” şiarıyla panel düzenledi. Panelin konuşmacılarından Eren Keskin, İstanbul Sözleşmesi’ne dikkat çekerken, İpekyolu Belediyesi Eş Başkanı Canan Uzunay ise “Jin Jiyan Azadi” felsefesiyle çalışmalarını sürdüreceklerini belirtti.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne ilişkin Van Büyükşehir Belediyesi ve İpekyolu Belediyesi ortaklığıyla “Sözümüz bitmedi şiddeti birlikte durduracağız”paneli düzenlendi. Nuda Kültür Merkezinde düzenlenen panele Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal, İpekyolu Belediyesi Eşbaşkanı Canan Uzunay, konuşmacılar ise İnsan Hakları Derneği (İHD) Eşbaşkanı Eren Keskin katıldı. Panelin medaratörlüğünü Tuşba Belediye Meclis Üyesi Leyla Çelik yaparken panele binlerce kadın katıldı.
Uzunay: Jin Jiyan Azadi felsefesiyle çalışacağız Panele katılan tüm kadınları selamlayan Eş Başkan Canan Uzunay, “25 Kasım’a giderken burada sizlerle güçlü kadınlarla olmak bizim için çok kıymetli. Bu panelde emeği geçen bütün arkadaşlara teşekkür ediyoruz. Bu dayanışma ve Jin Jiyan felsefesi ile bundan sonraki süreçlerde de örgütlenerek örgütlülüğümüzü büyüterek Jin Jiyan Azadi felsefemiz amacına ulaşana dek yerel yönetimler alanında çalışmalarımız devam edecek. Açılış konuşmasını Büyükşehir
Belediye Eşbaşkanı Neslihan Şedal yaptı. Şedal, dünyada ve Türkiye’de yaşanan kadın katliamlarına dikkat çekerek, “Bugün aramızda çok değerli misafirler var. Çok değerli görüşlerini bizlerle paylasacaklar. Çünkü 25 Kasım’a doğru gidiyoruz. 25 Kasım Uluslararası Kadına şiddetle mücadele günü. Bizlerde kadınlara dönük yürütülen kirli politikaları kınamaya devam edeceğiz. Biz kadınlar olarak gün gün mücadelemizi büyütmeliyiz. Çünkü sadece 25 Kasımda değil her gün kadınlara dönük siddet devam ediyor. Bizlerde her gün daha güçlü mücadele vermeliyiz”diye konuştu.
Uzun yıllar cinsel şiddet alanında çalışan Eren Keskin, “Cesaretin her zaman insanlar için çok koruyucu bir unsur olduğunu düşünüyorum. O nedenle kadınlardaki bu cesareti son derece önemli buluyorum. Burası mezarsız kadınlar coğrafyası ve buna rağmen kadın hareketi güçlü olarak varlığını sürdürüyor. Burada belediyede kadın eşbaşkanlığı sisteminin olması o kadar değerlidir. Bugün Türkiye’yi yönetenler yine bir saldırı politikası içindeler. Bu cumhuriyet kurulurken ayrımcı, ırkçı bir cumhuriyet olarak kuruldu. Çünkü yaşadığımız coğrafyada çok farklı inanç ve etnik kimlikler olmasına rağmen sadece Türk ve suni kimliğin temel alarak kurulmuş bir cumhuriyetten söz ediyoruz. Bu yüzden ilk günden bu yana sorunlar devam ediyor.” dedi.
Keskin: İstanbul Sözleşmesi bu coğrafyadan doğdu
Bu coğrafyanın temel sorurunun Kürt meselesi olduğunu belirten Keskin şöyle konuştu: “2005 yılında Türk Ceza Kanununda önemli değişiklikler oldu. Örneğin, cinsel taciz suç olarak yasalarda yer alırken, bekaret kontrolü belirli kurallara göre yapıldı. Ama hala çok büyük sorunlar yaşıyoruz. Hala cinsel işkence ve işkencenin belgelenmesinde sadece Adli Tıp Kurulunun verdiği raporlar kabul ediliyor. Bütün dünyada kadına yönelik şiddet konusunda en önemli sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi imzalandı. Nahide Opuz Diyarbakır’da sürekli eşi tarafından şiddete maruz kalan bir kadındır. Bu şiddet sonucu fail Nahide’yi ağır yaralarken, annesini ise öldürüyor. Nahide’nin avukatı ise Meral Danış Beştaş. İç hukuk sonuçlandıktan sonra Beştaş AİHM’e başvuru yapıyor ve AİHM Türkiye’yi mahkum ediyor. Yasalar Nahide’yi koruyamadığı için Türkiye’yi mahkum ediyor.Avrupa Konseyi bunun üzerine tüm kadınlara çağrı yapıyor ve kadınları şiddete karşı koruyacak bir sözleşme hazırlamasını istiyor. İstanbul Sözleşmesi bu coğrafyadan çıkan bir mücadelenin sonucunda yazılıyor.”
Demirel: Kadın mücadelesi tüm dünyaya taşındı
Siyasetçi ve aktivist Çağlar Demirel ise yaptığı konuşmada kadınların mücadele birikimine dikkat çekti. Demirel, “Bizler isyanımız mücadelemizle direnişimizle her alanda gösterdik. Yılların getirdiği bir mücadele sonucu oluşan bir tarihimiz var. O günden bu güne bizler kendimizi hem Türkiye’de hemde tüm dünyada anlatınca daha iyi anlaşıldı. Aslında bizi ortaklaştıran temel konu özgürlük mücadelesidir. Hep birlikte kadın kimliği paydasında örgütlendiğimiz sürece bu mücadele salondaki kalabalık gibi gittikçe kendini genişleten ve hiçbir yere sığmayan dünyaya taşınan bir mücadeledir. Bu mücadeleden aldığımız güçle kadına yönelik her türlü ayrımcılığı şiddeti bitireceğimiz birkez daha vurguluyoruz.
Psikolog Kepenek: Şiddet yönümüzü çevirdiğimiz her yerde
Psikolog Figan Kepenek, “Toplumsal cinsiyet rolleri ve bunun toplumsal etkileri” başlığı altında kadınlara önemli bilgiler verdi. Figan: “Hepimizin önüne kutsal aile kavramı konuluyor. Kutsal aile etrafında oluşturulan ataerkil bir sistem var. Buda kadını bireysel haklarından uzaklaştıran, kadını itiaat etmeye zorlayan bir devlet sistemin bahsediyoruz. Toplum bize bununda bireysel sorunlarla alakalı olduğunu söylüyor ama hepimiz biliyoruz ki kültürel yapı, ekonomik adaletsizlik, tekçi iktidar, cinsiyetçi medya ve kapital dünya hepsi birleştiğinde aslında şiddeti benimseyen bir yapıyı oluşturuyor. Şiddet artık yönümüzü çevirdiğimiz her yönde var. Kadın cinayetleri, çocuklara yönelik istismar, işçi ölümleri, göçmen ölümleri ve bunların müferit veya tesadüf değerlendiremeyiz. Bunların hepsi birbiriyle bağlantılı ve ilişkilidir. Dolayısıyla bu bize toplumdaki yozlaşmanın ne düzeyde de olduğunu gösteriyor” dedi.
Panel sonrası kadınlara çay ve tatlı ikramında bulunuldu.