Samandağ’da tarım arazileri, ülkedeki son Ermeni köyü de dahil olmak üzere Alevi, Sünni, Hristiyan köylerindeki araziler yok olma tehdidi altında. Peki tüm bunlar serebral palsi hastası olan bir çocuğu nasıl etkileyecek?
Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent hala enkaz halinde. Ancak köylerde merkezlere göre daha az enkaz söz konusu. Samandağ’da da kent merkezinden uzaklaştıkça enkazlar da geride kalıyor. Vakıflı üzerinden Hıdırbey’e çıktıkça çevremizi zeytin, defne ve narenciye ağaçları kaplıyor. Artık denizle Kel Dağı’nın birleştiği eşsiz manzaraya en tepe noktadan bakıyoruz.

Bölgedeki alevi köyünden adını paylaşmak istemeyen bir yurttaş, bölgeyi işaret ederek zeytin, meşe, defne, mandalina, portakal, limon ağaçları olduğunu anlatıyor.
Ülkedeki son Ermeni köyü Vakıflı’nın yanında Alevi, Sünni, Hıristiyan, Türkmen ve Gastronomi köylerinin yan yana yaşadığından bahseden yurttaş, ardından birkaç gün önce aldığı mesajı gösteriyor:
“Adınıza kayıtlı taşınmaz üzerinde Samandağ Tapu Müdürlüğü’nde … sıra no ille Re’sen Kamulaştırmasız El Koyma Suretiyle Tescil işlemi yapılmaktadır.”

Çevre Avukatı İsmail Hakkı Atal, Re’sen Kamulaştırmasız El Koyma’yı şöyle açıklıyor:
“Hukuk sistemine ters bir şey. Kamulaştırma işlemi, hukuki prosedür dahilinde olur. Kamulaştırmasız el atma hukuki prosedür uygulanmaksızın yapılır. Yani vatandaşın malı orada durur. Tarlası, arası vardır, oradan karayolları bir yol geçirir, sonra vatandaş kamulaştırmasız el atmanın iptali ya da el atma nedeniyle tazminat davası açar. Şimdi bunlar yeni Türkiye yüzyılında aslında hukuki prosedüre tabi olmayan kamulaştırmasız el atmayı hukuksuz bir işlemi hukuki bir prosedür üstüne oturtur.”
‘Eski Samandağ, bu doğa, bu tarım olmayacak’
Benzer bir mesajı Dikmece’de zeytinliklerin olduğu bölgede yaşayan yurttaşların da telefonlarında görmüştük.
Hıdırbey’de depremden sonra aylarca altı kişi konteynerde kalan ve ikiz çocuklarından biri serebral palsi olan bir yurttaş da yine aynı mesajdan bahsediyor. Bir sabah uyanıyor ve artık tapularının olmadığını gördüğünü şöyle anlatıyor:
“‘Verdikleri parayla yeni ev alırsınız’ diyorlar. Burası küçük bir yer, alan kalmadı ki. 277 tane yeni tapu alındı. Ama bu 277 tapu birer dönümden değil, babamın bir tapusu 5-6 dönüm şeklinde. Yani elimizde olan tüm topraklar gitti. Biz para değil, yaşadığımız yeri, komşumuzu, ailemizi, geniş ailemizi görmek istiyoruz etrafımızda. Bu yüzden topraklarımız, tapularımız önemli. Onun dışında bu doğa yok ediliyor, organik tarım, etnik yapı yok ediliyor. Bizim burada komşularımız hristiyan, sünni, alevi hepimiz farklı dinlerdeyiz ama birlikte yaşıyoruz. Bunu da görmezden geliyorlar. Bu görmezden gelinemez. Hatay, Samandağ medeniyetler şehri. Bu göz önüne alınarak düşünülmeli her şey. Bunlar yok edilmemeli. Hatay özel bir şehir. Birçok insan diyor ki ‘itiraz ediliyor’. İtirazın nedeni bunlar. Bunlar düşünülerek plan, program, proje yapılmalı. Bunlar iptal edildiğinde eski Samandağ, bu doğa, bu tarım olmayacak. İnsanlar hem memleketinden hem gelir kaynaklarından mahrum kalacaklar, ailelerinden ayrı yaşamak zorunda kalacaklar.”

Tapu Müdürlüğünden mesajın kendilerine birkaç gün önce geldiğini anlatan ve “Bir hafta 10 gün. Bir hafta içinde tapularımız iptal edildi, şu anda adımıza tapu yok. Düştü sistemden” diyen yurttaşın çocuklarından Serebral Palsi hastası olan Deniz, annesinin yanında tekerlekli sandalyesinde oturuyor. Arkasında Kel Dağı manzarası, yanında kediler var. Barış ise sessizce uzaktan konuşmaları dinliyor. Ailenin bizi ağırladığı ev, Deniz’in hastalığı nedeniyle olmazsa olmaz durumda. Kredilerle, borçlarla zar zor yaptıkları ev de artık düşürülen tapular nedeniyle tehlike altında. Ancak aile evlerini terk etmemekte kararlı.

Rüya mı, deprem mi?
Halihazırda depremden sonra kaldıkları çadır ve ardından konteynerde Deniz’in gelişim geriliği yaşadığını belirten aile şunları söylüyor:
“Depremden hemen sonra çadırda ve dışarıda yaşadığımız için ilk konteynere geçtiğimizde o kadar lüks ve konforlu geldi ki, arkadaşım geçen bana bunu hatırlattı; ‘Bir aradın, o kadar mutluydun ki artık sıcak suyun var, tuvaletin var, özel bir alanın var’ dedi. Bu beni çok mutlu etmişti. Ama zaman içerisinde bu durum sıkıntılara dönüşmeye başladı. Benim oğluma fizik tedavi yapmamız lazım, yapamaz olduk. Zaten depremden sonra tüm kurumlar, hastane kapatıldı. Benim çocuğum depremden sonra çok şeyden geri kaldı. Bu yüzden gelişim geriliği oldu. Çünkü tedavisine devam edemedik. Fizik tedaviye devam edemedik bu çok olumsuz etkiledi. Aynı şekilde konteynerde iki tane birinci sınıf, bir tane özel çocuğum ve iki tane yaşlıyla yaşadım ben.”

Bu süreçte psikolojik destek aldıklarını belirten aile, hala her sarsıntıda rüyada mı olduklarını yoksa gerçekten deprem mi olduğunu düşünür hale geldiklerini aktarıyor. Çocuklar her sarsıntıda hala ebeveynlerinin yanına koşuyor.
Deniz’in yaşamına rahatça devam edebilmesinin, toprağa dokunmasının, kedilerle oynamasının, bahçeye çıkmasının ne kadar önemli olduğunu belirten yurttaş, hazine arazileri varken neden zeytinlerin ve binbir emekle yaptıkları evin tapusunun düşürüldüğünü soruyor ve ekliyor:
“Bizim için burası çok önemli. Bu yüzden bitmediği halde yazın biz burada kaldık, hala da gelip kalıyoruz. Oğlumun toprağa değip yürümesi çok önemli. Aparatları sürekli içeride kalmaması adına çok önemli. Ama şu anki tapularımıza el konularak sadece tapularımıza el koymuş olmuyorlar geleceğimize, çocuklarımıza, özel hayatımıza müdahale etmiş oluyorlar. Annemgil de burada, yakında. Babam 15-20 yıldır mandalina ve zeytin ağaçları yetiştiriyor. Sadece emekli maaşıyla geçinemiyor. Öbür geliri de bu. Ben basında ne görüyorum: ‘Paranızı alacaksınız’. Paramızı alacağız ama geçim kaynağımız da gidiyor.

Benim en çok üzüldüğüm tepki gösterdiğim şey; ‘Parasını fazlasıyla alacaksınız’ ifadesi. Komşunu, geçmişini, sokağını, aileni parayla alamazsın. Biz sadece toprak değil, bunları kaybediyoruz. Asıl istediğimiz bunlar. Şuan şu topraklar zaten Samandağ’ın tek toprakları, aşağısı yerleşim alanları. Burası gidince yerleşim için başka bir yer kalmayacak. Tarım ve turizm bu insanların gelirleri. Hemen aşağıda gastronomi köyümüz var. Yazın cıvıl cıvıldır buralar. TOKİ’ler olunca bunların hiçbiri olmayacak artık.”

21 metrekarede 6 yaşam
Depremden bu yana hiçbir yere ayrılmayan aile, önce 4-5 gün arabada kalıyor, ardından Kaymakamlık tarafından verilen çadıra geçiyor. Konteynerde de kaldığını belirten yurttaş, şunları ifade ediyor:
“Ben konteynerde de kaldım. Biz dört kişiydik. Altı ay, kayınbabam ve kayınvalidem de bizimle kaldı. Düşünün 21 metrekarede altı kişi kaldık. Kayınbabam bu sıkıntılara dayanamayarak vefat etti. Adam 21 metrekarede yaşayamadı. Onun dışında dediğim gibi ben evime yeni geçtim, tadilatını yeni yaptım. Önce ağır hasarlıydı. Sonra tekrar itiraz ettiğimizde az hasara döndü. Apartmanımızı tadilat ettirdik, geçtik. Ama dediğim gibi çok zor durumda olsaydım geçerdim. Fakat şansı olanlar, toprağına geçmek istiyor. Benim abim şu an yurtdışından geldi, kendine ev yaptırmak istiyordu ama şu an tapular düşürüldü evini yapamıyor. Apartmanda yaşayamam diyor. Hani bir oda da olsa kendi müstakil yerimde yaşarım, apartmanda yaşayamam, diyor.”

‘Bu bir doğa savaşı, eğer TOKİ savaşını kazanırsak…’
Bunu bir “doğa savaşı” olarak nitelendiren diğer yurttaş ise bölgenin medeniyetler beşiği olduğunu, birçok etnik kökenden insanın bir arada huzur içerisinde yaşadığını anlatarak kendi zeytinliklerini, derenin yanından akıp geçtiği bölgeyi gösteriyor:
“Doğamızı ve kültürümüzü kaybetmemek için savaşıyoruz. Yorgunuz, deprem zaten bizi çok travmatize etti, yordu, bezdirdi. Hayattan bezdik, bir de üstüne bu yapılırsa diye şu an bu savaşımı veriyoruz.”

Bölgelerde TOKİ yapılması durumunda büyük bir doğa ve kültürel kayıp yaşanacağını belirten yurttaş, “Burası o kadar güzel, o kadar özel bir bölge ki UNESCO Dünya kültür mirası listesine girmesi gerekir. Eğer bu TOKİ savaşını kazanırsak bundan sonraki basamak Unesco Dünya Mirası listesine girmek” diyor.
Köyde depremden önce yaklaşık yüz kişinin yaşadığı Vakıflı köyünün nüfusuna işaret eden yurttaş bölgedeki köylerde çok fazla nüfus olmadığını, TOKİ yapılması durumunda nüfusun da artacağını ve bunun da kültürel olarak bozulmaya sebebiyet vereceğini söylüyor. Bölge turizm açısından da kültürel sentez ve doğası açısından oldukça önem taşıyor. Üç bin yıllık geçmişi olduğu düşünülen Musa ağacı da yine bu bölgede bulunuyor.

‘Devlet bunu görmeli ve topraklarımızı bize geri iade etmeli’
Kamulaştırma sürecinde kendilerine hiç ulaşılmadığını, danışılmadığını belirten yurttaş, “Ama hazine alanları var ve ihtiyaç olan sayı kadar TOKİ alanı yapılsın. Burası küçük bir yer. Birçok insan apartmanda da yaşayamaz. Apartman kültürü yok bizde. Apartmanda yaşayanlar o daireleri isteyecektir ama benim şahsen ailem apartmanda yaşayamaz bu yüzden depremden hemen sonra kendi müstakil dairelerini yaptı” diyor.
Son olarak yurttaş evlerini terk etmeyecekleri mesajını veriyor:
“Evi terk etmeyi düşünmüyorum. Burayı da terk edemem. Benim engelli çocuğum var. Ailemin desteğine ihtiyacım var. Ben çocuğumu bir yere bırakıp gidemem zaten ancak aileme bırakabilirim. Bu yüzden burayı terk edemem. Devlet bunu görmeli ve topraklarımızı bize geri iade etmeli.
Kaynak YG