Ürdün’deki Filistin diasporasından hekim ve siyasetçi İsam Hecava, “Genel olarak Türkiye hükümetinin tutumu; söz ile Filistin’in yanında ama pratikte başka bir şey var” değerlendirmesinde bulundu.
Ürdün’deki Filistin diasporasından, Halkın Birliği Partisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Küba Dostluk Derneği Başkan Yardımcısı Dr. İsam Hecava, Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) 9 Kasım Cumartesi günü İstanbul’da düzenlediği Filistin Halkıyla Dayanışma Gecesi’ne de katılmak üzere Türkiye’ye geldi. Hecava, gecede yaptığı konuşmada, “Filistin halkının üzerine yağan bombaları durdurmak için sokağa dökülenleri selamlıyoruz” dedi.
İsrail’in Gazze’ye bir seneyi aşkın süredir devam eden saldırılarını konuşmak üzere bir araya geldiğimiz Dr. Hecava, dünya çapında Filistin’e destek için yapılan eylemlerin sadece kısa vadede değil, uzun vadedeki etkilerine de dikkat çekerek ABD’de yapılan ve Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın yeniden başkan seçildiği seçimlere işaret etti. Türkiye’de sadece sağ ya da sol değil tüm kesimlerin Filistin’i desteklediğini söyleyen Hecava, Türkiye hükümetinin tavrının Mısır gibi bazı Arap ülkelerine benzediğini, Gazze ve İsrail konusundaki söylem ve eylemleri arasındaki farkın Filistinliler nezdinde şaşkınlıkla karşılandığını anlattı.
‘NETANYAHU ATEŞKES KONUSUNDA HİÇBİR ZAMAN CİDDİ DEĞİLDİ’
Bir devlet hastanesinde pediatrist olarak çalıştığını, aynı zamanda Ürdün’deki büyük sol partilerden Halkın Birliği Partisi’nin Genel Sekreter Yardımcılığını yürüttüğünü kaydeden Dr. İsam Hecava, Ürdün’deki çalışma alanlarından birinin de Filistin halkını desteklemek, özellikle son bir sene içinde Filistin halkına ve direnişe mümkün olan tüm şekillerde destek sağlamak olduğunu kaydetti. İsrail’in saldırıları altındaki Gazze’deki son durumu değerlendiren Hecava, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’ya işaret ederek, “Başta ateşkes konuşmaları vardı. Ancak Netanyahu, ateşkes konusunda hiçbir zaman ciddi değildi. Bunu Gazze’deki her şeyi, altyapıyı ve direnişi yok etmek için bir fırsat olarak kullandı. Bu, Filistinlileri Gazze’den çıkarmak için bir çeşit hazırlıktı” diye konuştu.
Netanyahu’nun ateşkesi kabul etmesi halinde Filistinlilerin toprakları için direnmek üzere daha güçlü geri döneceğini düşündüğünü anlatan Hecava, İsrail’in savaşa ve Gazze’yi yok etmek için saldırılarına devam ettiğine işaret ederek şöyle konuştu: “Sonra dünya, bunun tüm Filistin halkına karşı bir soykırım olduğunu anlamaya başladı. Gazze’deki direniş de Netanyahu’nun istediğini kabul etmeyeceklerini teyit etti. Netanyahu ise ABD ve Batı’nın tam desteğini alıyor. Netanyahu ateşkesi kabul etmeyecek; onlar ise Netanyahu’yu durdurmak için herhangi bir güç uygulamıyor. Bunu İsrail’in meşru müdafaası olarak kabul ediyor ve Gazze’deki halkı öldürerek kendini savunma hakkının olduğunu söylüyorlar.”
‘ÜRDÜN HALKI FİLİSTİN MESELESİNİ VE DİRENİŞ HAKKINI DESTEKLİYOR’
Ürdün yönetimi ile Ürdün halkının Gazze’ye yaklaşımını da değerlendiren Dr. İsam Hecava, “Sokaktaki, her yerdeki tüm Ürdün halkı, Filistin meselesini destekliyor. Aynı zamanda Filistin halkının direniş hakkını da destekliyorlar. Hepsi, Ürdün’ün İsrail ile olan tüm ilişkilerini kesmesini istiyor. İsrail ve Ürdün arasındaki Arava Vadisi (Barış) Antlaşması’nın ve gaz anlaşmasının iptal edilmesini de talep ediyorlar. Ancak, Ürdün’deki yetkililer insanların bu talepleri ile aynı fikirde değil” diyerek Ürdünlü yetkililerin bu yaklaşımının Filistin halkına yardımcı olmadığına dikkat çekti. Ürdün’ün Filistinlilere barınak, gıda ve hastaneler için malzeme sağladığını anlatan Hecava, “Ancak bu yeterli değil. İhtiyaçları olan şey, birilerinin İsrail hükümetini bu barbar savaşı bitirmeye zorlaması. Yani burada iki yaklaşım var; biri halkın yaklaşımı, diğeri ise hükümetin yaklaşımı” diye konuştu.
‘ABD PARA KAYBEDİYOR, TRUMP YÖNETİMİNİN YAKLAŞIMI DEĞİŞEBİLİR’
Peki, ABD’de yapılan Başkanlık seçimleri Washington yönetiminin Gazze ve İsrail’e yönelik politikalarında bir değişime yol açabilir mi? Bu yeni dönemde ne beklemek gerekiyor? Bunu şu anda öngörmenin mümkün olmadığını söyleyen Hecava, hem Demokratların hem Cumhuriyetçilerin İsrail’e destek konusunda aynı yaklaşıma sahip olduğunu, İsrail’e destek olmayı Arap halkları ya da Filistinliler ve çektikleri acılar karşısında ilk sıraya koyduğunu belirtti. Trump’ın ABD’deki ‘önce Amerika’ görüşünü temsil ettiğini hatırlatan Hecava, “Önceliği ABD ekonomisini güçlendirmeye vermek isteyeceklerdir. Bence Trump, dış politikayı ‘ABD’ye fayda’ bakış açısıyla idare edecek ve ilk sıraya ekonomiyi koyacak” dedi.
“Dolayısıyla, Trump yönetimi için öncelik, ABD olacak; İsrail ise ikinci öncelik olacak” öngörüsünde bulunan İsam Hecava, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buradaki soru, bunun Filistin’in durumunu nasıl etkileyeceği. Trump, Avrupa ve Çin’den gelen mallara gümrük vergisi uygulayacak. İçteki ekonomik durum, onun için daha önemli olacak. Netanyahu için de savaşın maliyeti artıyor. Direniş (güçleri), taleplerinin kabul edilmesi halinde ateşkesi kabul edeceklerini söyledi; ancak bu olmazsa direniş sürecek. İsrail için de maliyet artacak. İsrail’deki ekonomik durum daha da kötüleşecek… İsrail, ABD’nin herhangi bir geri ödeme beklentisi olmadan desteklediği tek ülke. Diğer ülkeler için ise bu daha çok mortgage gibi… Yani, ABD para kaybediyor. Dolayısıyla, bu, ABD’nin yaklaşımını değiştirip savaşı bitirmesi konusunda İsrail’e baskı yapması için bir etmen olabilir.”
‘BÖLGEDEKİ ARABULUCU ÜLKELERİN ETKİLERİNİN GÜCÜ ÇOK KÜÇÜK’
Gazze ve İsrail konusunda başta arabulucu ülkeler Mısır ve Katar olmak üzere bölge ülkelerinin yaklaşımını da değerlendiren Hecava, İran’ı hariç tutarak şöyle konuştu: “Maalesef, bu ülkelerin bölgedeki etkilerinin gücü çok küçük. Çok güçsüzler ve karar alma sürecine tesir edemiyorlar. Sadece arabuluculuk yapmaya çalışıyorlar. Esasında Filistinlilerin tarafından çok İsraillilerin tarafını tercih edeceklerdir; bu, ABD’nin etkisi olarak düşünülebilir.” İran’a ayrı bir parantez açan Hecava, İran’ın direniş güçlerini desteklediğini ve ‘ABD ya da İsrail’in kendilerinden yapmasını istediği şeyleri yapma konusunda direniş güçlerine hiçbir zaman baskı yapma niyetinde olmadığını’ belirtti. Hecava, “İranlı yetkililer, direnişin yapmak istedikleri ile aynı doğrultuda ve direnişi tamamıyla destekliyor” dedi.
‘TÜRKİYE HÜKÜMETİ SÖZLÜ OLARAK FİLİSTİN’İ DESTEKLİYOR AMA…’
Peki, Filistinliler, Gazze ve İsrail konusunda Türkiye hükümeti ve toplumunun yaklaşımını nasıl değerlendiriyor? “Türkiye’deki durum bazı Arap ülkelerinde olana çok benziyor. Halk nezdinde bir tutum var; bu, direnişi de destekleyen bir tutum ve Filistin halkının yanında. Yalnız sol ya da sağ değil; bütün bir halk olarak…” diyen Hecava, hükümetin yaklaşımına ilişkin şöyle konuştu: “Ancak, Türkiye hükümeti olarak değişik bir tutum var. Söz olarak Filistin’i destekliyor ama pratik olarak baktığınız zaman İsrail’i destekleyen en önemli damarlarından biri yakıt konusunda hâlâ devam ediyor. Sadece yakıt değil, değişik yerlerde, Türkiye’den ihraç edilen, değişik yollardan hâlâ Türkiye’den İsrail’e giden gemiler var. İsrail’e gönderilen bazı gemiler, yakıtlar hâlâ Türkiye’deki limanlardan çıkıyor. Hatta bazı askeri şeyler de olabilir, yalnız belki kıyafetler de değil. Bu bir çelişki.”
Hecava, bu durumun Filistinlilerin nezdinde nasıl karşılık bulduğunu ise şöyle anlattı: “İnan; halk görüyor, biliyor. En azından halk şaşkınlık içinde. Bu bir çelişki. Çünkü genel olarak hükümetin tutumu; söz ile Filistin’in yanında ama pratikte başka bir şey var. 13 aydır bu savaş, bu saldırılar sürerken halk her şeyi görüyor, her şeyin farkında. Bu, sadece Türkiye’de olan bir durum değil. Bu, Mısır ve Ürdün gibi bazı Arap ülkelerinde de olan bir durum.”
‘FİLİSTİN’LE DAYANIŞMA EYLEMLERİNDE NİTELİK OLARAK DEĞİŞİM VAR’
Dr. İsam Hecava, son bir sene içinde dünyanın pek çok yerinde düzenlenen Filistin’le dayanışma eylemlerinde ise nitelik olarak bir değişiklik olduğu görüşünde. Bunun fark edilebildiğini anlatan Hecava, “İnsanlar, Filistin’in mücadelesinin nasıl bir şey olduğunun net olarak farkında. Buna bir dönem için değil stratejik olarak bakmak gerekiyor. Uzun vadede çok önemli bir etki yaratabileceğini tahmin ediyoruz. Bu dayanışma hareketleri, bazı ülkelerde bazı partilerin seçimlerde gerilemesinde etkili oldu” diyerek ABD’de yapılan son seçime işaret etti. Hecava, “Oradaki insanlar Trump’ı sevdiğinden ya da destek verdiğinden ona oy vermiş değil. Demokrat Parti’ye oy vermediler çünkü İsrail’e olan desteğini cezalandırmak istediler. Bu, ABD’de görülen bir etki olabilir” gözlemini paylaştı.
İspanya gibi ülkelerin Filistin devletini tanıma kararında da benzer bir etkinin izlerini görmenin mümkün olduğunu anlatan Hecava, “Özellikle Avrupa’da Filistin halkının yanında ya da karşısında durmak ahlaki bir mesele oldu” diye konuştu.
NETANYAHU VE ‘YENİ ORTA DOĞU’ HAYALİ
Peki, Gazze ve İsrail’in işgali altındaki Filistin topraklarında ateşkes ve kalıcı, adil bir barış nasıl mümkün olacak? “Filistin sorununun çözümü ufukta görünmüyor; bu, zaman ister” diye konuşan Hecava, ateşkes şartlarını şu sözlerle dile getirdi: “Bu saldırılar duracak; özellikle başta Gazze olmak üzere Filistin halkı göç ettirilmeyecek. Filistinliler bu noktada bunu kabul eder çünkü en azından İsrail’in 7 Ekim’de başlattığı savaşın amacı gerçekleşmemiş olacak. Biz tersini başarırsak bu bizim için olumlu bir nokta. Bunun yanı sıra, İsrail’in bölge için yeni Orta Doğu hayalinden vazgeçeceği bir noktada olmamız lazım. Çünkü Netanyahu bu savaşı başlattığında hayalinde yeni bir Orta Doğu çizmek vardı.”
Hecava, sözlerine son verirken, Netanyahu’nun bu Orta Doğu hayalinin içeriğini şu sözlerle anlattı: “Bu yeni Orta Doğu’da Filistin davası diye bir şey olmayacak, Filistinliler geri dönmeyecek, Filistin devleti olmayacak. Arap ülkeleriyle ekonomik ortaklık kurulacak ve bu ülkelerle ilişkiler normalleştirilecek. Bölgede en nüfuzlu, en etkili ve yetkili olan İsrail olacak. ABD’nin de yardımıyla böyle bir Orta Doğu hayal ediyorlar.”
Gazete Duvar Selay Dalaklı