Artan kadın cinayetlerine karşı İzmir’de eylem yapıldı. Ekim ayında 311 kadının katledildiğine dikkat çeken yurttaşlar, yaptıkları basın açıklamasında “Türkiye, %38 oranla kadınların en fazla şiddete maruz kaldığı OECD ülkesi olarak birincisi sırada yer alıyor” ifadelerini kullandı.
Güzeltepe Kadın Dayanışma Derneği ile Menemen Dersimliler Kültür ve Dayanışma Derneği, kadın cinayetlerine ilişkin İzmir’de eylem yaptı.
Menemen İZBAN’dan bir araya gelen kadınlar, “Sokağa, eyleme hesap sormaya.
, Jîyan, Azadî. Katillerden hesabı biz soracağız. Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” sloganlarını atarak Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüyüş düzenledi.
“ŞİDDET TIRMANIYOR”
Güzeltepe Kadın Dayanışma Derneği ile Menemen Dersimliler Kültür ve Dayanışma Derneği adına basın metnini Ezgi Özer okudu. “Yıkılsın ataerkil düzeniniz, yaşasın kadınlar” diyen Özer, şöyle devam etti:
“Her an her dakika kadınlar sokakta, evde, işyerinde, okulda tacize, şiddete, mobbinge uğruyor. Bunlar yetmiyor hayattan koparılıyor acımasızca katlediliyor. Sadece ekim ayında 311 kadın katledildi. Türkiye, %38 oranla kadınların en fazla şiddete maruz kaldığı OECD ülkesi olarak birincisi sırada yer alıyor. Ataerkil düzen ülkemizde mevcut iktidarın baskıcı ve gerici kadın düşmanı politikaları ile hiç olmadığı kadar zeminini sağlamlaştırıyor.
Özel mülkiyetli toplumların ataerkil yapısı yüzyıllardır kadınları ikinci plana iterek sınıfsal, ulusal ve cinsel olarak eziyor. Kapitalist sisteme tüm topluma olduğu gibi kadınlar içinde türlü zorluğu içinde barındırıyor. Savaşlarla, ekonomik krizlerle, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile insanlığa barbarlıktan başka bir şey vaat etmiyor. Savaşlarda kadınlar ganimet olarak görülüyor, türlü caniliğe maruz kalıyor. Bitmeyen kan gözyaşı ilk olarak kadınları ve çocukları vuruyor. Barbar İŞİD canilerinin kadınlara yaptıkları hala hafızalarımızda tazeliğini koruyor. Atılan bombalarla yanan, ölen çocukların fotoğrafları hala gözlerimizin önünde. Gelişmiş kapitalist ileri demokratik ülkeler olduğu savunulan ülkelerde dahil olmak üzere kadınlara yönelik şiddet çok ciddi oranlarda. Örneğin; Finlandiya %29, İngiltere, %26, Fransa %22. Ancak gelinen noktada Türkiye’de kadına yönelik şiddet tırmanıyor. Örneğin; 2021 yılında 280 kadın öldürülürken şu an sadece bir ayda bu kadar kadın katlediliyor.
Bugün gelinen noktada ise ülkemiz özelinde son yıllarda artan baskı ve gericiliğin sonucu olarak kadınların hakları tırpanlanıyor, her geçen gün yeni bir yasal düzenleme adı altında toplumsal dönüşüm gerçekleştiriliyor. Ve gelinen noktada toplumda kadına yönelik taciz ve şiddet meşru hale getirilip sıradanlaştırılıyor. Kadının ne giydiğinden, çocuk doğurup doğurmamasına, yalnız yaşayıp yaşamamasına kadar hayatının her alanı kıskaç altına alınmış durumda. Bütün bunlar yetmez gibi şiddete, tacize maruz kalan kadınlar, devletiyle, yargısıyla, kolluğuyla sindiriliyor haklarını arayamaz hale getiriliyor. İktidarda bulunan milletvekilleri, ‘öldürülen kadın suçlu’ açıklamaları yaparak toplum nezdinde kadın cinayetlerini meşrulaştırıyor. Narin cinayetinde Ensarioğlu’nun açıklamaları cinayete olan ortaklıklarını gözler önüne seriyor. Kadın katilleri karakollardan, hapishanelerden ellerini kollarını sallayarak çıkıyor ve kaldıkları yerden kadınları katletmeye devam ediyor.
“KORUMA, KOLLAMA, YARGILA”
Ancak bütün bunlara rağmen kadınlar ayakta ve mücadeleye devam ediyor. Cezasızlık politikalarına son verin, failleri korumayın, kollamayın, yargılayın. Failleri değil kadınları koruyun. Cezasızlık politikası kadın düşmanı politikaların bir ürünüdür. Ancak bizler biliyoruz ki asıl olarak toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili gerekli toplumsal dönüşüm olduğunda kadınlar rahat bir nefes alacak. Toplumsal dönüşüm olmadan, sınıfsal eşitlik sağlanmadan, gerekli adımlar atılmadan kadınlar kurtulamaz. Görece adaletin terazisi hep güçlüden yana çekmeye devam edecektir. Kadınlar olarak taleplerimizi buradan taleplerimizi yineliyoruz. Bir gecede çıkılan İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden taraf olunmalı ve 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun amasız fakatsız uygulanmalıdır. Okulda, işte bütün kamusal alanlarda toplumsal cinsiyet eğitimleri verilmelidir.
Katledilen, istismara uğrayan ve öldürülen tüm kadınlar, lgbt+ ve çocuklar için artık yeter! Bir kişiyi daha kaybetmeye tahammülümüz yok. Yoksulluğun derinleştiği, kadınların güvencesizliğe itildiği emeğinin sömürüldüğü yetmiyormuş gibi bir de can korkusu yaşamasına izin vermeyeceğiz. Dünyada ve ülkemizde kadın hareketlerinin mücadele ederek kazandığı her bir hakkı savunmaya ve sahip çıkmaya çağırıyoruz. İkballer, Rojinler, Narinler, Ayşenurlar öldürülmesin diye ayaktayız. Bu saldırıların ancak örgütlenerek, haklarını bilerek ve dayanışarak aşılacağını biliyoruz. Tarih bir bütün olarak buna şahittir. Yaşamın yarısından kavganın yarısına diyerek kadınları bulundukları her alanı örgütlemeye ataerkil sisteme karşı mücadeleye çağırıyoruz.
kaynak pirha