Federal Meclis, savunma ve altyapı harcamaları için kullanılacak yüz milyarca euroluk borç paketini kabul etti.
İlgili anayasa değişikliği Hrıstiyan Birlik Partileri (CDU/CSU), Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller partili milletvekillerinin oylarıyla parlamentodan geçti. Federal Meclis’te 513 milletvekili yasa değişikliğinin lehinde 207’si ise aleyhinde oy kullandı. Yasa değişikliğinin yürürlüğe girmesi için Federal Eyalet Temsilcileri Meclisi’nde (Bundesrat) Cuma günü üçte iki çoğunlukla onaylanması gerekiyor.
Federal Meclis’in onayladığı mali paket, savunma harcamaları üzerindeki borç freninin gevşetilmesini öngörüyor ve borçlanmada hükümetin hareket alanını genişletiyor. Değişikliğe göre ekonomik çıktının yüzde birini aşan savunma harcamaları borçlanma kurallarından muaf tutulacak. Ayrıca federal hükümet gibi federal eyaletlere de yıllık gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 0,35’ine kadar kredi alma imkanı tanınacak. Ayrıca altyapı ve iklim koruma yatırımları için 500 milyar euroluk özel bir fon oluşturulacak.

Pistorius: Avrupalıların sorumluluğu ve yükü arttı
Oylama öncesinde paket Federal Meclis’te tartışmaya açıldı. SPD’li Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Federal Meclis’teki tartışma oturumunda yaptığı konuşmada borçlanma planlarının güvenlik ve savunma açısından elzem olduğunu ifade etti.
Pistorius Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaş ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) tutumunun değişmesi göz önüne alındığında ülkenin karşı karşıya olduğu tehdit durumunun değiştiğini belirterek Avrupalıların taşıması gereken sorumluluk ve yükün de daha da büyüdüğünü ifade etti. Almanya Savunma Bakanı bunun “daha fazla askeri birlik, daha fazla askeri teçhizat, askeri harekata hazır olmada daha fazla hız” anlamına geldiğini de dile getirdi. Finansman ihtiyacının bu bakımdan “muazzam şekilde artacağını” belirten Pistorius borç paketiyle ilgili verilecek kararın uzun vadeli sonuçları olacağını kaydetti. Pistorius “Söz konusu olan çocuklarımız ve torunlarımızın güvenliği” ifadelerini kullanarak “Gelecek satmıyoruz, bu ülke için geleceği güvence altına alıyoruz” ifadelerini kullandı.
CSU: Avrupa güvenliği kendi başına organize etmeli
Federal Meclis’teki Hrıstiyan Sosyal Birlik Grubu Başkanı Alexander Dobrindt de artık ABD’ye güvenilemeyeceğini belirterek “Avrupa için güvenliği kendi başlarına organize edebilecek silahlı kuvvetlere ihtiyacımız var” dedi. Transatlantik ortaklık ilişkisinde değişiklikler olacağını vurgulayan Dobrindt, altyapıya ayrılacak yeni yatırım kredilerinin bürokrasinin azaltılması için yapılacak reformları ikame etmemesi gerektiğini belirtti.

AfD ve FDP anayasa değişikliğine karşı çıktı
Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) ise borçlanma paketi için yapılan oylamayı Federal Meclis’teki tartışma oturumunda sert bir dille eleştirdi. AfD Eş Genel Başkanı ve Meclis Grubu Eş Başkanı Tino Chrupalla “Seçimle görevi sona ermiş olan 20’nci Alman Federal Meclisi müstakbel Federal Hükümeti desteklemek için kullanılıyor, elbette burada sadece çoğunluğa sahip oldukları için” diye konuştu.
Chrupalla, Almanya’da hükümet kurma görevini alan Hrıstiyan Demokrat Birlik (CDU) lideri Friedrich Merz’in inandırıcılığını tamamen yitirdiğini vurgulayarak “Seçmenler sizin tarafınızdan ihanete uğramış hissediyor ve haklılar da” diye konuştu. Devlet borçlanmasının plansız bir şekilde çok üst seviyelere çekildiğini belirten Chrupalla “Sayın Merz siz neyi savunuyorsunuz? SPD’nin genetik şifresini kendinize aşılamış oldunuz” ifadelerini kullandı.

Hür Demokrat Parti (FDP) Meclis Grup Başkanı Christian Dürr de Merz’i SPD ve Yeşiller’e boyun eğmekle suçladı. Anayasa’da yer alan “borç freninin” gelecek nesiller için bir sigorta olduğunu belirten Dürr “Şimdi ise bunun bir müsvedde kağıdı olduğu ilan ediliyor” dedi. Dürr CDU/CSU, SPD ve Yeşiller’in Anayasa’yı değiştirerek “sınırlandırılmamış bir borçlanmanın startını verdiğini” belirtti. Almanya’da CDU/CSU ile SPD arasında kurulması beklenen koalisyon için “Büyük Koalisyon” değil “Borç Koalisyonu” nitelemesinin kullanılması gerektiğini ifade etti.
BSW’den meclis sıralarında protesto eylemi
Sol Parti’den ayrılarak kurulan ve göç karşıtı sol popülist bir siyasi çizgi izleyen Sarah Wagenknecht İttifakı (BSW) da borçlanma paketine destek vermedi. Sarah Wagenknecht’in CDU/CSU, SPD ve Yeşiller’in desteklediği paketi sert dille eleştiren konuşmasının ardından BSW milletvekilleri genel kurul salonunda oturdukları sıralardan “1914’te olduğu 2025’te de savaş kredilerine HAYIR!” yazılı dövizler açtı. Genel kurul salonunda pankart ya da döviz açmak yasak olduğu için Federal Meclis Başkan Yardımcısı Petra Pau (Sol Parti), BSW milletvekillerini uyardı ve dövizlerin derhal kaldırılmasını istedi.
Wagenknecht konuşmasında Almanya’nın ekonomik olarak bir cüce olma yolunda ilerlediğini belirterek “bundan sorumlu olan siyasetçilerin beceriksizliklerini dış politikada megalomani ve eşi benzeri görülmemiş silahlanma ile kapatmaya” çalıştıklarını ifade etti. Wagenknecht CDU/CSU ve SPD’ye AfD ile diyalog kurmaya çalışmayarak bu partiyi güçlendirdikleri eleştirisinde bulundu, Yeşiller için de “savaş delisi” ifadesini kullandı. BSW son seçimlerde yüzde 5’lik seçim barajını geçmeyi kıl payı kaçırarak meclis dışı kalmıştı. Sarah Wagenknecht konuşmasında “Öyle ya da böyle, size söz veriyorum: Yine geleceğiz!” dedi.
Yeşiller’den CDU/CSU ve SPD’ye destek
Yeşiller partisi oylamada yeni koalisyon hükümetini kurmak için müzakereler yürüten Birlik Partileri ile SPD’ye destek verdi. Yeşiller’in desteği olmadan, CDU/CSU ile SPD Federal Meclis’te anayasal değişiklik için gerekli olan üçte ikilik çoğunluğa ulaşılamayacaktı. Yeşiller Partisi Meclis Grup Başkanı Britta Haßelmann verdikleri desteği özellikle iklimin korunması için kazanılan tavizlerle gerekçelendirdi. Yeşiller’in “ülke için sorumluluk” sergilediğini belirten Haßelmann, 2045 yılına kadar “net sıfır emisyon” hedefine ulaştıklarını ifade etti.
“Borç freni” nedir?
“Devletin sadece elde ettiği gelir kadar para harcayabileceğine” dair Federal Anayasa’da alan kurala “borç freni” adı veriliyor. Bu kural, 2014’ten 2019’a kadar sorunsuz işledi ve denk bütçe sağlandı.
Ancak önce korona pandemisi ve akabinde Şubat 2022’de patlak veren Ukrayna savaşı, tüm dengeleri altüst etti. Kriz dönemlerinde borç freni, belirli limitler dahilinde askıya alınabiliyor ve yeni borçlanmaya gidilebiliyor. Nitekim Federal Hükümet, 2020’den bu yana, üç haneli milyarları bulan yeni ek krediler aldı. Bu paranın büyük bölümü ise Ukrayna’ya akıyor.
DW,Reuters,AFP